|
|
Türk Mutfak Kültürü |
|
gül
Şef Aşçıbaşı
Kayıt: 08.08.2007
Mesajlar: 10638 Şehir: izmit |
Kısa URL: https://ml.md/lc178699
Gönderme Tarihi: 21.Tem.2024
39 defa indirildi / yazdırıldı
|
Yöresel halk mutfağında yemek kültürü ve sofra adabının Türklerin uzun zamandır benimsediği biçimde devam ettiği ifade edilmektedir.
Eski Türklerde mutfaklar, evin dışında avluda ya da alt katlarda yer almaktaydı. Anadolu’nun birçok yerinde hala bu tip eski mutfaklar kullanılmaktadır.
Yörelere ve bölgelere göre mutfak tipleri değişiklik göstermektedir. Bu yüzden tek tip bir mutfaktan bahsetmek doğru değildir.
Eski Türklerden günümüze kadar gelebilen araç gereçler arasında yer alan tandırın kullanımı ve mutfak alanı içinde yerleştirilmesi bile yörelere göre farklılık göstermektedir.
|
Türk Mutfak Kültürü ve Tarihsel Gelişimi |
|
gül
Şef Aşçıbaşı
Kayıt: 08.08.2007
Mesajlar: 10638 Şehir: izmit |
Kısa URL: https://ml.md/lc174955
Gönderme Tarihi: 06.Kas.2023
84 defa indirildi / yazdırıldı
|
Mehmet Sarıoğlan - Gülhan Yalın
Dünyanın en eski mutfaklarından birisi olan Türk mutfağında geleneksel kültürün hakim olduğu ve zengin yemeklerin bulunduğu bir mutfak kültüründen söz edilmektedir. Dünyanın üç büyük mutfaklarından birisi de Türk mutfağıdır.
Türk mutfağının bu zenginliği Anadolu topraklarında büyümesi ve farklı kültürlerden etkilenmesi ile ifade edilmektedir.
Bunun yanı sıra sahip olduğu jeopolitik konumu onun mutfak yapısını da doğrudan etkilemiştir. Kendi bünyesine kattığı et ve süt ürünleri Orta Asya’dan, tahıl grupları Mezopotamya bölgesinden, meyveler ve sebzeler Akdeniz ve baharatlar da Güney Asya bölgesinden gelmektedir.
Özetle Türk mutfak kültürü geçirdiği evrimlerle, pek çok medeniyetlerden etkilenmiş, sahip olduğu coğrafi özellikler, flora ve fauna gibi faktörler neticesinde de çeşitlenmiş ve dünya mutfakları arasında yer almasını sağlamıştır. İnsanoğlu hayatı boyunca varlığını devam ettirme konusunda biyolojik gücüyle değil, kendi kültürü ile sağlamıştır.
Kültür insan emeğiyle oluşmuş ve gelecek nesillere aktarılan her şey olduğu gibi mutfakla ilgili konularda da ayrılmaz bir unsurdur.
"İnsanların yaşam tarzı kültürdür" ifadesi insanları bir arada tutmayı sağlayan, onların gelenek ve göreneklerini, inançlarını, yeme içme davranışlarını da içine alan bir kavramdır.
Bu kavram içerisinde mutfak ve kültür ilişkisi her an birbirine bağımlı ve her daim varlığını sürdüren bir unsur olarak ifade edilmektedir. Çünkü insanların yemekle olan etkileşimleri sonucunda bir takım alışkanlıklar kazanmaları ve gelecek nesillere aktarmaları sonucunda mutfak kültürü kavramı ortaya çıkmıştır. Bu doğrultuda, toplumların kültürlerini incelerken, en temel nokta yemek kültürü ve öğelerini ele almak gerekir.
Bununla ilgili de alanyazında birçok çalışmanın olduğu görülmektedir. Her dönemde Türk mutfak kültürü ilgi konusu olmuş ve çalışılmıştır. Bunun nedeni ise tarihsel süreç boyunca birçok medeniyetten etkilenen bir sentezle köklü bir mutfak oluşudur denilmektedir.
Türk mutfağının zenginliği yukarıda belirtildiği üzere yaşanılan coğrafya, medeniyetlerden etkilenme gibi unsurlardan kaynaklandığı ifade edilmektedir. Sadece yemeklerin çeşitliliği değil, onların hazırlanması, pişirme yöntemleri, sunumu, gelenek ve göreneklere sahip olması da bir mutfak kültürü kavramının olduğunu da göstermektedir.
Türk mutfağı iki şekilde ele alınmaktadır.
Bunlar, "Klasik Türk Mutfağı" ve "Halk Mutfağı" dır. Saray ve konak mutfaklarıyla şekillenen ve İstanbul mutfağı ifadesi kullanılan mutfak, Klasik Türk mutfağı olarak adlandırılmaktadır.
Yöresel Anadolu mutfağı yani diğer bir ifadeyle yedi bölgenin de özelliğini taşıyan mutfak halk mutfağı olarak adlandırılmaktadır.
Halk mutfağının özelliği bölgesel olup, belirli bir bölgeye özgü olan yiyeceklerin o bölgenin geleneklerine göre hazırlanması ile oluşmaktadır.
Halıcı (2009) da yapmış olduğu çalışmasında Türk mutfak kültürünü tarihsel süreçlerine göre sınıflandırmaktadır. Bu süreçler;
Orta Asya mutfağı
Selçuklu mutfağı
Osmanlı mutfağı
Cumhuriyet dönemi mutfağı
Türk mutfağının çeşitlenmesi ve şekillenmesinde bu dönemlerde yaşayan medeniyetlerin kültürleri etkili olmuştur.
|
Türk Mutfak Kültürünün Tarihsel Gelişimi |
|
gül
Şef Aşçıbaşı
Kayıt: 08.08.2007
Mesajlar: 10638 Şehir: izmit |
Kısa URL: https://ml.md/lc174951
Gönderme Tarihi: 06.Kas.2023
79 defa indirildi / yazdırıldı
|
Orta Asya’dan Anadolu’ya göçen Türkler, tarihsel geçmişleri nedeniyle zengin bir kültüre sahiptirler. Orta Asya göçebe insanının et ve mayalanmış süt ürünlerini kullanmaları, Mezopotamya’nın tahılları, Akdeniz çevresinin sebze ve meyveleri, Güney Asya’nın baharatı ile birlikte kullanılarak zengin bir Türk yemek kültürünün oluşmasında etkili olmuştur Orta Asya Türkleri, tarım ve hayvancılıkla uğraşmışlardır. Yemeklerde en çok buğday ve buğday unu ile yapılan yağlı hamur işleri daha ön plana çıkmıştır. Darıdan yapılan boza, Orta Asya Türklerinin ilk gıdaları arasında yer almaktadır. Orta Asya Türklerinde, “av hayvanları” önemli bir yer teşkil etmektedir At önemli bir beslenme kaynağı ve ulaşım aracıdır. Eski Türklerin temel yiyeceği, koyun ve süt ürünleridir Koyunu sırasıyla, keçi ve sığır izlemektedir. Bu hayvanlar süt üretimi için kullanılmaktadır. Türk sofrasında süt tek başına tüketildiği gibi, tereyağı, peynir, yoğurt, ayran, çökelek gibi süt ürünleri ile sütlü yoğurtlu yemek ve tatlılar olarak oldukça çeşitlilik göstermektedir Mayalanmış kısrak sütünden elde edilmiş kımız, eski Türklerin en önemli içkileri arasında yer almaktadır Yoğurt, kurutularak kışın tüketilmek üzere saklanmaktadır. Kurutulmuş yoğurt “Kurut“ olarak adlandırılırken, Anadolu’da bazı yörelerde hala görülmektedir. Yoğurda ılık suyun katılıp, hayvan derilerinden elde edilen tulumlarda çalkalanıp tereyağı çıkartılması, yağı alındıktan sonra tuz konularak kaynatılması ve süzülmesi ile çökelek, keş gibi peynir türlerinin yapılması geleneği hala devam etmektedir. Hububatlar da, Türk Mutfak kültüründe önemli bir yer tutmaktadır.
Çorbalar çok yaygın olarak tüketilmektedir. Özellikle tarhana çorbası, yoğurtlu çorba, un çorbası, mercimek çorbası en çok tüketilen ve bilinen çorbalar arasındadır. Türk Mutfak kültürü içinde Selçuklular yemek çeşitleri, yemek pişirme ve muhafaza teknikleri ile kendilerine has bir mutfak kültürü oluşturmuşlardır. Selçuklularda kuşluk ve akşam (zevale) yemeği adı verilen iki öğün bulunmaktadır. Kuşluk, sabahla öğlen arasında yapılmaktadır. Tok tutan yemekler tercih edilmektedir. Akşam yemeğinde ise çeşit boldur ve hava kararmadan yenmektedir. Selçuklular döneminde et, un ve yağ yemek alışkanlığının simgesi olarak görülmektedir. Kuzu, erkeç, keçi, at ve tavuk en çok eti yenen hayvandır. Bunlara kuşlar ve balıklar ilave edilebilir. Kesilen hayvanın sakatatının çok tüketildiği Selçuklularda, sebze yemekleri pek tercih edilmemiştir. İslamiyet, Türk Mutfak kültüründe yemek konusunda pek çok uygulama ve gelenekler yaratmıştır Yemek yedikten sonra sofra duasının yapılması çok yaygın bir gelenektir.
Türklerin, İslamiyeti seçmelerinden sonra yiyecek içecek kültürlerinde dinin etkisi oldukça görülmektedir. Örneğin, Kuran-ı Kerimde yasak olan domuz eti Türk Mutfak kültüründe hiç yer almamıştır. Eşek, at, katır gibi tek tırnaklı hayvanların eti ve sütü de yine dinin etkisiyle mutfağımıza hiç girmemiştir. Günümüzde de Türk Mutfak kültüründe bu tür hayvanlar hala yer almamaktadır. İslam dininin etkisiyle Arap mutfağının varlığı Türk Mutfak kültüründe daha çok hissedilmeye başlamıştır Özellikle Güneydoğu bölgesi yemeklerinde Arap mutfak kültürünün etkisi fazladır. Baharatın fazla kullanılması, örneğin acı biberin kullanımı bu etkinin örneklerindendir. Osmanlı İmparatorluğu’nun gelişmesi, Türk Mutfak kültürüne de yansımıştır. 15. y.y. da yemekler çeşit olarak az ve sade; 16. y.y.’da ise en görkemli yıllarını yaşamıştır. 17. ve 18. y.y.’da da bu görkemli dönem devam etmiş ancak 19. y.y.’da Osmanlı İmparatorluğu’nun fakirleşme sürecine girmesi Türk Mutfak kültürünü de etkilemiştir. Türk Mutfak kültürünün Osmanlı İmparatorluğu döneminde gelişmesinin diğer bir nedeni de, Osmanlı İmparatorluğu’nun çok geniş coğrafi alana hakim olması ve bunun sonucunda çok farklı kültürlerle tanışması ve etkilenmesidir Osmanlılarda Mutfak, Saray yaşamının önemli bir parçasıdır. Padişah ve erkanı ile soylular bir sofra etrafında toplanmayı bir sosyal aktivite olarak görmüş bu yüzden de Saray mutfağı daima yenilikler arayan, lezzetli ve zengin türler meydana getiren bir yer olmuştur. Padişah erkanının hoşuna giden yemekleri üretmek ve verilen ziyafetleri daha gösterişli yapabilmek için aşçılar birbirleriyle yarışarak Türk Mutfak kültürünün zenginleşmesine katkıda bulunmuşlardır.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde Türk Mutfak kültürü, Saray mutfağı ve Halk mutfağı olmak üzere ikiye ayrılmaktadır: Saray mutfağı, Padişah, Valide Sultan ve Divan halkı için hazırlanmış gösterişli sofralardır. Kalabalık saray çevresini doyurabilmek için aşçılar yeni yeni yemekler icat etmişlerdir. 1200’e varan kadrosuyla sadece saray çevresini değil aynı zamanda gelen konukların yemek ihtiyaçlarına da cevap vermeye çalışmışlardır. Saray mutfağının gelişimi, Fatih Sultan Mehmet’in 15.y.y.’ın ikinci yarısında Topkapı Sarayına yeni mutfaklar yaptırmasıyla başlamıştır Marmara Denizi’ne bakan, sayısız kubbe ve bacalarıyla dikkat çeken bu mutfaklara “ Yeni Saray” adı verilmiştir Fatih Sultan Mehmet’in 1453 yılında İstanbul’u fethetmesiyle saraydaki Osmanlı yemeklerinde büyük değişiklikler yaşanmıştır. Deniz ürünlerinin tüketimi bu dönemde oldukça artmıştır. Yine bu dönemde Fatih Kanunnamesi ile Osmanlılarda ilk defa yemek yeme kuralları uygulanmaya başlanmıştır. Fatih Sultan Mehmet döneminde yemeğin çeşitliliğinden çok sade ve doyuruculuğuna önem verilmektedir. Saraydaki görevlilere verilen yemekler arasında, lahana çorbası, baklava, yoğurtlu ve ıspanaklı büryani, pekmezli yoğurt tatlısı, yoğurtlu pazı ve ayran, şerbet yer almaktadır.
İlk önceleri sofra adabında yenilikler başlamış, daha sonraları sini yerine masa, minder yerine sandalye, ortak kullanılan tencere yerine herkesin kendine ait kullandığı tabak ve beraberinde çatal, bıçak ve su takımları saraylarda kullanılmaya başlanmıştır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde, Saray mutfağı kadar gösterişli olmasa da Halk mutfağı da lezzet ve çeşit bakımından çok zengindir. Misafirperver bir yapıya sahip olan halk, hazırlanan yemekleri misafirlerine beğendirebilmek için çok çaba göstermişler ve bunun için özel lezzetler ortaya çıkartmışlardır.
|
Türk Mutfak Kültürü |
|
gül
Şef Aşçıbaşı
Kayıt: 08.08.2007
Mesajlar: 10638 Şehir: izmit |
Kısa URL: https://ml.md/lc174950
Gönderme Tarihi: 06.Kas.2023
165 defa indirildi / yazdırıldı
|
Yemek yemek, insanoğlunun yaşamını devam ettirebilmesi için ihtiyaç duyduğu en önemli olgudur. Yemek ile ilgili alışkanlıklar toplumdan topluma farklılıklar göstermektedir. Bu tür alışkanlıklar o toplumun kültürel bir parçasıdır. Toplumun yaşam şekli, o toplumun beslenme kültürünü yansıtmaktadır. Yaşam şeklinin değişmesi, beslenme alışkanlıklarının ve kültürünün değişmesinde önemli bir etkendir. Türk Mutfak kültürü denildiğinde, Türkiye toprakları üzerinde yaşayan insanların tüketmiş olduğu yiyecek ve içecekler ile bunların hazırlanmasında, pişirilmesinde ve saklanmasında kullanılan araç gereç ve teknikler anlaşılmalıdır. Türk Mutfak kültürü, dünyanın en önemli mutfakları arasında yer almaktadır.
Türkiye’de yerel mutfakların özgün etkilerini içinde barındıran köklü ve çok yönlü bir mutfak kültürü yaşamaktadır. Diğer kültürlerle yaşanan etkileşim, Asya ve Anadolu mutfaklarının sunmuş olduğu ürünlerin çeşitliliği, Selçuklu ve Osmanlı saraylarında gelişen yeni tatlar gibi nedenler bugünkü Türk Mutfak kültürünün çeşitlenmesinde ve şekillenmesinde rol oynamıştır. Bu bağlamda, Türk Mutfak kültürünün geçmişten günümüze nasıl şekillendiği ve yeme içme alışkanlıklarının bölgeden bölgeye gösterdikleri farklılıklar açıklanmaya çalışılacaktır.
Bir toplumun sahip olduğu kültürel değerler, toplumların yaşam biçimlerini, yeme-içme alışkanlıkları üzerinde etkilidir. Farklı toplumların, farklı kültürlere sahip olduğu bir gerçektir. Türk toplumu da, yemek çeşitleri, tadı, özelliği bakımından diğer topluluklara göre farklılıklar göstermektedir Türkler, tarihte yer almaya başladıkları andan itibaren, beslenmeye çok önem vermişlerdir. Yeme içme sosyal hayatta her zaman önemli bir faktör olmuştur. Öyle ki Türk idarecileri, halkını aç ve çıplak bırakmamayı ana ilke olarak görmüşlerdir.
Türk Mutfak kültürü incelendiğinde, Türklerin 10. ve 11. y.y’a dayanan Orta Asya’dan günümüze değin süren tarihsel bir süreci görebilmekteyiz. Asya ve Anadolu topraklarının sunmuş olduğu ürünlerin çeşitliliği, tarihsel süreç boyunca diğer kültürlerle yaşanan etkileşim, Selçuklu ve Osmanlı saraylarında yeni gelişen tatların varlığı, Mezopotamya’dan kaynaklanan Anadolu mutfağının varlığı gibi etkenler Türk mutfağının renkliliğini ve çeşit zenginliğini sağlayan unsurlardır. Göçebe kültüründen, Anadolu, Selçuklu ve Osmanlı geçmişine dayanan Türk Mutfak kültürü, günümüze kadar çok gelişmiş ve olgunlaşmış durumdadır Türk mutfağı dünyanın önemli mutfakları arasında yer almaktadır.
|
Türk Mutfağının Kültürel Gelişimi |
|
gül
Şef Aşçıbaşı
Kayıt: 08.08.2007
Mesajlar: 10638 Şehir: izmit |
Kısa URL: https://ml.md/lc173959
Gönderme Tarihi: 01.Eyl.2023
87 defa indirildi / yazdırıldı
|
İnsanoğlunun doğumundan ölümüne kadar olan süreçte en önemli ihtiyaçlarından biri olan beslenme, sadece açlık hissiyatını gidermek amacıyla yapılan bir ritüel değil aynı zamanda sosyokültürel bir etkinliktir.
Beslenme, insan vücudunun gereksinimi olan enerjiyi sağlayan besinleri tüketmektir fakat bu besinin tüketimini sağlamak ve kolaylaştırmak için yapılan davranışların tümü kültürel olguya dönüşmektedir. Gıdaların üretimden tüketimine kadar olan süreçteki davranışlar yeme-içme olgusunu kültür sınırları içerisinde değerlendirmemizi mecbur kılar.
Yeme içme alışkanlıkları ve sahip olunan mutfak kültürü, bir toplumun kültürel kimliğini anlamak açısından çok önemli bir bilgi kaynağıdır. Toplumda mevcut inanç sistemi, toplumun yaşadığı yerin coğrafi ve iklim koşulları o toplumun beslenmesinde en büyük etkendir. Savaşlar, göçler, komşu olunan diğer toplumlar yine mutfak kültürünü ve yeme içme alışkanlıklarını belirleyen faktörler arasındadır.
Günümüzde dünya üzerinde toplumsal, maddi ve manevi nitelikleri ayrı olan, değişik coğrafya ve iklim koşullarında hayatına devam eden toplumlar mevcuttur. Bu ayrımlar mutfak kültürü açısından çeşitliliği sağlamaktadır. Birçok farklı yer ve iklim koşulları altında yaşamış olan Türk toplumu da kendine has mutfak kültürüne sahiptir.
Türklerin geçmişte, Orta Asya’da tükettikleri yiyeceklere bakıldığında, en çok tüketilen et türü koyun eti, ardından keçi ve sığır eti olmuştur. Etlerin uzun süre muhafaza edilmesi için kavurma yöntemi ve tuz-baharat ile kurutma yöntemi kullanılmıştır. Süt, yoğurt, kımız, kefir ve peynir en çok tüketilen süt ürünleridir. Arpa ve buğday en çok tüketilen bitkisel ürünlerdir. Ekmek, börek, pide gibi hamur işleri günümüze kadar ulaşmıştır. Meyveler taze olarak tüketildiği kadar kış mevsiminde kullanılması için de kurutularak muhafaza edilmesi sağlanarak kurutulan meyvelerden hoşaflar yapılmıştır. Geçmişte kullanılan sebzeler ise ilk olarak patlıcan olmakla birlikte salatalık, havuç, ıspanak, soğan ve turp sebzeleri mutfakta yer almıştır.
Orta Asya’da çok çeşitli sebze ve meyve tüketiminin olmamasının en büyük nedeni toplumun ekonomisini de etkileyen iklim koşullarıdır. Orta Asya’nın tarıma elverişsiz iklimi bozkırda yaşayan Türkleri hayvancılık ile geçinmeye mecbur bırakmıştır. Hayvancılık ile geçinme konar-göçer hayatı zaruri kılmıştır. Hayvansal ürünlerin en önemli beslenme kaynağı olduğu Orta Asya dışında, Avrupa Hunlarında da hayvansal gıdaların beslenmenin temelini oluşturduğu Bizans kaynaklarında bahsedilmiştir. Türklerin savaşçı bir toplum oluşu, sefere giden askerlerin besin ve enerji ihtiyacını karşılaması açısından, yolculuk esnasında etlerin muhafazası için konserve ve kurutma yöntemleri kullanılmıştır.
Temelinde et, süt ürünleri ve darının olduğu, az çeşit sebze ve meyve barındıran Türk mutfağının köklü olarak dönüşümünü sağlayan faktörlerin biri yerleşik hayata geçiş ve İslam dininin kabul edilmesidir. Göçebelikten yerleşik hayata geçiş ile gelişen tarım sayesinde sebze ve meyve çeşidindeki artış mutfağa da yansımış, İslam dininin kabulü ile yerleşik hayat benimsenmiştir. Türk mutfağının dönüşümünde diğer bir faktör ise göçlerdir. Türkler göç ettikleri yerlerde bulunan mutfak kültürlerine ait yemekleri öğrenerek, daha çok meyve ve sebze çeşidini mutfakta kullanmaya başlamışlardır.
Selçuklular dönemine bakıldığında Türk mutfağında türlü tahıl, meyve, sebze ve baharatların benimsendiği görülmektedir. Türk mutfağının değişiminde 15. yy. Osmanlı döneminde birçok gıdanın dengeli ve çeşit sağlanarak tüketildiği, sağlıklı bir beslenme şekline dönüştüğü görülmektedir.
Türklerin Orta Asya’da göçebe olarak yaşadığı zamanlardan bu yana gelişmeye devam eden Türk mutfağı, Türklerin çok geniş bir alana yayılması, farklı bölgelerin fethedilmesi ve birçok farklı iklim koşullarında topraklarının bulunması ve Anadolu’da imparatorluk kurmasıyla çok çeşitli bir mutfak kültürü haline gelmiştir.
Türk mutfağı demek Türk tarihi demektir. İnsanların damak zevkinin kolaylıkla değişmeyeceği, mevcut mutfak kültürünün önceki nesilden aktarılarak bugüne geldiğini belirtmiştir, fakat mutfağın temelini ekonominin belirlediğini de eklemiştir.
|
Türk Mutfak Kültürü |
|
siyami
Super MOD
Kayıt: 26.09.2006
Mesajlar: 1925 Şehir: izmir |
Kısa URL: https://ml.md/lc103688
Gönderme Tarihi: 16.Arl.2014
1,563 defa indirildi / yazdırıldı
|
Prof. Dr. Erman Artun
İnsanoğlu, ilkçağdan beri yaşamak ve çevresindekileri yaşatmak için sürekli besin kaynağı aramak zorunda kalmıştır (GÜvenç,1979:204). İnsan ilk dönemlerinde avcılık, toplayıcılık yapmışsa da belirli bir evrim sonucu hayvanları evcilleştirmeyi, yabani bitkileri yetiştirmeyi başarmıştır. Ateşin bulunmasıyla üretim biçiminde büyük bir değişme olmuş, buna bağlı olarak yemek türleri ve pişirme biçimleri sürekli gelişmiştir (Ogel,1982:15).
Bir toplumun beslenme kültürü, yaşama biçimiyle doğrudan ilgilidir.
Yaşama biçiminin değişmesi beslenme kültürünün de değişmesine neden olur. Ilk çağlardan bu yana yiyeceklerini yetiştirmeyi öğrenen insanoğlu onları saklamayı, pişirerek daha lezzetli bir hale getirmeyi öğrendi (Baysal,1993: 1-5).
Eski Türklerin yaşamı tarıma ve hayvancılığa bağlıydı. Türkler, Orta Asya' da tarım koşulları uygunsuz hale gelince batı ve güneye göç etmişlerdi.
Yeni yurtlarında doğal yetişen hayvan ve bitkilerden yararlanmanın yanı sıra yöre koşullarına uygun olanları yetiştirip, işleyip saklamışlardı.
Eski Türklerin yetiştirip yedikleri hayvanların başında koyun keçi ve sığır gelirdi. Bu hayvanların etlerinin yanı sıra sütlerinden de yararlandılar.
Etler tandır adı verilen toprak kuyuda veya ateş üstünde pişirilirdi. Ayrıca sonbaharda kestikleri hayvanları yağı ile birlikte pişirdikten sonra küplere doldurup, kış için saklarlardı. Süt ve mamullerini çeşitli şekilde yiyecek olarak kullandılar.
Türklerin bitkisel besinlerinin başında buğday gelir. Buğday; un, yarma (dövme), bulgur vb. şekillerde kullanılmıştır. Un saç ve tandırda pişirilerek yufka, bazlama vb. yapılmıştır. Geleneksel Türk mutfağında yufka, börek, gözlerne, katmer, pide vb. önemli yer tutar. Bazı meyve ve sebzeler taze yenmelerinin dışında kurutularak kış yiyeceği olarak saklanır (Baysal, 1993:1-5).
Türk mutfağı uygarlık içinde özel bir yere sahiptir. Türkler farklı coğrafyalarda çeşitli devlet ve uygarlıklar kurmuşlar, değişik inanç sistemlerini kabul etmişlerdir. Yeni yerleştikleri, yurt tuttukları coğrafyanın bitki örtüsünden yararlanarak, yeni yemekler yapmayı öğrenmişlerdir (KoşayUlkücan, 196l:547). Divan ü Lugati't-Türk'te yer verilen yemek ve içecekler bize Türklerin Orta Asya mutfak kültürü hakkında bilgi vermektedir (Altıntaş,1984:3).
|
|
Türk Mutfak Kültürü Tarifleri Diğer Konular
|
|