Nihan Aras
 
 
Acı un: Buğday unu.
 
Asım tutmak: Gerektiği kadar su koymak, yemeğin suyunu ölçülü olarak koymak. PoIatbey'e bağlı Karapınar köyünde yemeğin sosu için de asım sözcüğü kullanılıyor.
 
Asım: Pekmez pişirilirken kullanılan ölçü; Pekmez kazanında bir defada pişirilen (pekmez). İki asım pekmez pişirdim.
 
Asıma: Kova.
 
Bakdeniz: Maydanoz.
 
Berk: Sert.
 
Bılk bılk etmek: İyi pişmiş, yumuşamış anlamında.
 
Çacık: Polatbey'e bağlı Karapınar köyünde baharda çıkan otlara verilen isim. Otlar taze ve suludur.
 
Cevil: Kıskı soğanın daha büyük boyu.
 
Cıvık: Yörenin özellikle bazı köylerinde içine nohut da eklenmiş etli sulu yemeğe verilen isimdir. Ama fasulye cıvığı nohutsuz yapılır.
 
Cincik tabak: Cam ve seramik, üzeri sırlı yemek tabağı.
 
Curun: Taştan yapılmış havuz, taştan oyulmuş su yalağı.
 
Çatal pençe: İki avuç dolusu.
 
Çiçek suyu: Halep’te çokça kullanılır. Kilis'te gül suyu kullanıyor.
 
Çiğ köftelik et: Sınırsız ve sağsız olan, ayrıca düşülmüş et.
 
Depme: Bidon.
 
Dolma taçı: Dolma pişerken tencerenin içine konulan taştır. Bunun için tarladan düzgün, düz ve yavsı bir taş seçilir. Buna dolma sarma taşı denir.
 
Domates pekmezi: Domates salçası.
 
Domates suyu: Domates kevgirden geçirilir. Alta akan suyu kullanılır.
 
Dövme kırığı: Yarma.
 
Fıstık: Kilis'te, Antepfıstığı için yalnızca fıstık denilmektedir.
 
Fıttı: Mayasız anlamında.
 
Gerebiç kokusu: Kerebiç yapımında kullanılan baharatlar.
 
Had: Kıvam.
 
Halle: 30-35 cm derinliğinde. 1-1,5 m çapında, bakırdan yapılmış kalaylı kazandır.
 
Havara taşı: Pekmez toprağı, şire toprağı, beyaz toprak.
 
Hindi kazanı: Büyük, kalaylı bakır kazandır. Yalnızca hindi kaynatılır.
 
Kahke doğramak: iri doğramak. Deyiş, Halep kâhkesinden gelmektedir. Halep kâhkesı koparılarak yenir.
 
Kâhkelemek: Yuvarlamak.
 
Kapkap: Tahta nalın, takunya.
 
Kemmum: Kimyon.
 
Kekilli: Saçlı anlamındaki sözcük lif lif ayrılmış et vb. ya da kök bitkilerde bulunan püskül kısmını anlatmak için kullanılır.
 
Kesim kesmek: Kopararak bir parça almak. Sonra bundan da parçalar kopanlabılır.
 
Kıf: Kadayıf dökmek için kullanılan süzgeçti ve yöresine göre değişen biçimde bakır ya da alüminyum tas. İçindeki sıvı hamur, süzgeçlerden süzülerek tel tel halde kadayıf ocağına akar.
 
Kubbu'l muşveyye (Arapça): Izgarada pişen köfte (ızgara mangala yerleştirilir. Köfte de ızgaranın üzerine konur).
 
Kubbu’l Kibbe (Arafta): Köfte.
 
Kınlama: Leblehi.
 
Kurubiber: Kurutulmuş ve dövülmüş toz ya da pul kırmızıbiber.
 
Külek: Tabak.
 
Kuncu: Susam.
 
Küspara: Kişniş.
 
Mayalı hamur: Ekşi hamur. Önceki günden kalmış ve ekşimiş ya da unu, su ve tuzla yoğrulan hamurun un içinde ve sıcakta bekletilmesiyle ekşitilmiş hamur.
 
Mayana: Rezene.
 
Ortut: Bağ budanırken kesilen ve yakılmak üzere kurutulan çubuk.
 
Oruç Bayramı: Ramazan Bayramı.
 
Pendir: Peynir.
 
Pürçüklü: Sakal anlamındadır. Havuç ve soğan gibi kök bitkilerin toprağın üzerindeki püsküllü kısmı için kullanılır. Bu bitkilerle yapılan yemekler de pürçüklü tamlamasıyla adlandırılır.
 
Sallama ekmek: Bazlamadan ince, yufka ekmekten kalın bir ekmektir. Mayasız hamurdan yapılır.
 
Sıyırma kabağı: Havlan kabağıdır. Uzun kabak da denir.
 
Simit: İnce bulgur.
 
Sitti simit: Çok ince bulgur.
 
Söbek: Hazırlanan hamur vb.nden, koparılmak üzere avuca büyük bir parça koymak.
 
Şarey (Arapça): Kızartma (ateşte, ızgarada).
 
Şaveyye (Arapça): Kübbülmüşviyye pişirilen ızgara.
 
Sirik: Susam yağı.
 
Sirin: Üzüm pekmezi.
 
T'ah: Salkımda va da kütükte çürümeye başlamış ve hafifçe ekşimiş üzüm.
 
Tavlamak: Kızdırmak.
 
Teşt: Büyük leğen.
 
Tif/tilf: Tortu.
 
Tortlamak: Tortusunun dibe çökmesi.
 
Tuzlu şoruk: Tuzlu su; saca su konur, içine tuz atılır, karıştırılır. Saca sürüldüğünde bu, hamurun saca yapışmasını önler.
 
Yağ çalmak: Yağ sürmek.
 
Yan üzeri: Yatay olarak ve yan yana biçimde.
 
Yarpız: Yabani nane. Dalları ortalama bir insan boyundadır.
 
Yaylım: Merada otlamak, yayılmak.
 
Yüzlemek: Hafifçe pişirmek, çığlığını almak.
 
Zabter: Dağ kekiği.
 
Zeyt: Zeytinyağı.
  
 |